ASGARİ ÜCRET EN AZ 3000 TL OLMALI!

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.12.2020 - 13:58, Güncelleme: 07.12.2020 - 13:58
 

ASGARİ ÜCRET EN AZ 3000 TL OLMALI!

İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, yıl sonuna gelinirken, son zamlar ve artan hayat pahalılığı sebebi ile asgari ücretin iyileştirilmesi ve ülkenin sosyal ve ekonomik gerçeklerine uygun hale getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne konu ile ilgili bir araştırma önergesi verdi.
İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, yıl sonuna gelinirken, son zamlar ve artan hayat pahalılığı sebebi ile asgari ücretin iyileştirilmesi ve ülkenin sosyal ve ekonomik gerçeklerine uygun hale getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne konu ile ilgili bir araştırma önergesi verdi. Cesur, önergesinde, asgari ücret  meselesinin, ücret hakkının korunması, vatandaşlara geçimi mümkün olan minimum bir refahın sunulması ve tüketimin arttırılarak ekonominin yeniden canlanması konuları ile yakından ilgili olduğuna dikkat çekti.   TOPLUMSAL GELİR ADALETSİZLİĞİ ARTTI, ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI Türkiye’de asgari ücretli sayısının 7-8 milyon civarında olduğunu ve bu sayının toplam sigortalı çalışanlar arasında %43 gibi bir orana denk geldiğini belirten Cesur, Avrupa ülkelerinde bu oranın %5-15 arası olduğuna, Türkiye’de orta sınıfın küçüldüğüne ve asgari ücretin “alınması gereken en düşük ücret”ten, “alınması gereken ücret”e dönüştürüldüğüne işaret etti. Bu durumun toplumsal gelir adaletsizliğinin artmasına ve toplumun büyük bir kesiminin minimum hayat standartlarına mahkum edilmesine sebep olduğunu söyleyen Cesur, 2.324 TL’lik net asgari ücretin, 2020 Ekim’inin 2.482 TL olan açlık sınırının altında kaldığına vurgu yaptı.   Aylin Cesur aynı zamanda, AB ülkelerinde 2010 ve 2020 yılları arasında asgari ücretlerde Euro bazında yıllık %2 ile %10 arası artışlar kaydedildiğine dikkat çekerken, Türkiye’de ise her yıl Euro bazında asgari ücretlerde kayıp yaşandığını, bugüne kadarki asgari ücret zamlarının satın alma gücündeki düşüşü dengeleyemediğini  belirtti. İşverenlerin çalışanlarına yaptığı ödemeler üzerinden, çalışanların milli gelirden aldığı payınCoivd-19 pandemisi ile beraber 1 yılda %29.7’den %26.6’ya gerilediğini, buna karşın işverenlerin paylarının arttığına işaret eden Cesur, bütün bu durumların, toplumsal gelir adaleti açısından asgari ücretlerde ciddi bir artış yapılmasının gerekliliğini ortaya koyduğunu gösterdi.   ENFLASYON TEK BAŞINA DOĞRU BİR HESAPLAMA YÖNTEMİ DEĞİL TÜİK tarafından açıklanan TÜFE, ÜFE ve enflasyon rakamlarının doğruluğu ile alakalı yıllardır şüpheler olduğuna vurgu yapan Cesur, yıllık asgari ücret artışlarının enflasyon oranının çok az üstünde gerçekleştiğini söyledi. Cesur, asgari ücretle geçinen ailelerin harcamaları arasında gıdanın ve diğer temel ihtiyaçların payının, diğer giderlere göre daha fazla olması nedeni ile enflasyon kalemlerine göre yapılan hesabın asgari ücret için iyi bir kriter olmadığını belirtti. Sadece enflasyona bakılarak yapılan hesabın, asgari ücretleri ülkenin ekonomik gerçeklerinden uzaklaştırdığını ve asgari ücretle geçinenlerin yoksulluğunun devam etmesine sebep olduğuna da dikkat çekti.   NET ASGARİ ÜCRET 3000 TL OLMALI, BÖYLELİKLE ESNAF DA EKONOMİ DE CANLANIR Aylin Cesur, mevcut durumda bir asgari ücretli çalışanın istihdamı için iş verenin aylık 3.458 TL ödemesi gerektiğini, ancak hem işverenden hem de asgari ücretliden yapılan prim ve vergi kesintileri ile bu ücretin %33 değer kaybederek asgari ücretli çalışana 2.324 TL olarak ulaştığını belirterek aradaki büyük kayba dikkat çekti. İş verenin ödediği kesintiler sabit tutularak, yalnızca asgari ücretlilerden yapılan kesintilerin devlet tarafından üstlenilmesi durumunda, net asgari ücretin 3000 TL’ye çıkmasının mümkün olduğunu dile getiren Cesur, böyle bir artıştan işverenin etkilenmemesinin sağlanabileceğini belirtti.   Cesur, böyle bir uygulamanın bütçeye maliyetinin yaklaşık 71 milyar TL olduğunu ancak doğru bütçe yönetimiyle ve israf politikalarından kaçınarak böyle bir kaynağın kolaylıkla yaratılabileceğine işaret etti. Böyle bir ücret artışının tüketimi arttıracak olması ile ekonomin bütün sektörlerine, özellikle de en zor durumda olan esnafa ciddi katkıda bulunacağını belirten Cesur, artan tüketimle yeni istihdam alanlarının açılmasının da mümkün olduğunu ekledi. Prim kesintileri ile gerçek ücret arasındaki makasının kapanmasının, pek çok kayıt dışı çalışanın sosyal güvence ile kayıt içine geçişini de kolaylaştıracağını söyleyen Cesur, böyle bir artıştan asgari ücrete komşu ücretlerde çalışan vatandaşların maaşlarının da olumlu etkileneceğini vurguladı.
İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, yıl sonuna gelinirken, son zamlar ve artan hayat pahalılığı sebebi ile asgari ücretin iyileştirilmesi ve ülkenin sosyal ve ekonomik gerçeklerine uygun hale getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne konu ile ilgili bir araştırma önergesi verdi.

İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, yıl sonuna gelinirken, son zamlar ve artan hayat pahalılığı sebebi ile asgari ücretin iyileştirilmesi ve ülkenin sosyal ve ekonomik gerçeklerine uygun hale getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne konu ile ilgili bir araştırma önergesi verdi. Cesur, önergesinde, asgari ücret  meselesinin, ücret hakkının korunması, vatandaşlara geçimi mümkün olan minimum bir refahın sunulması ve tüketimin arttırılarak ekonominin yeniden canlanması konuları ile yakından ilgili olduğuna dikkat çekti.

 

TOPLUMSAL GELİR ADALETSİZLİĞİ ARTTI, ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDI

Türkiye’de asgari ücretli sayısının 7-8 milyon civarında olduğunu ve bu sayının toplam sigortalı çalışanlar arasında %43 gibi bir orana denk geldiğini belirten Cesur, Avrupa ülkelerinde bu oranın %5-15 arası olduğuna, Türkiye’de orta sınıfın küçüldüğüne ve asgari ücretin “alınması gereken en düşük ücret”ten, “alınması gereken ücret”e dönüştürüldüğüne işaret etti. Bu durumun toplumsal gelir adaletsizliğinin artmasına ve toplumun büyük bir kesiminin minimum hayat standartlarına mahkum edilmesine sebep olduğunu söyleyen Cesur, 2.324 TL’lik net asgari ücretin, 2020 Ekim’inin 2.482 TL olan açlık sınırının altında kaldığına vurgu yaptı.

 

Aylin Cesur aynı zamanda, AB ülkelerinde 2010 ve 2020 yılları arasında asgari ücretlerde Euro bazında yıllık %2 ile %10 arası artışlar kaydedildiğine dikkat çekerken, Türkiye’de ise her yıl Euro bazında asgari ücretlerde kayıp yaşandığını, bugüne kadarki asgari ücret zamlarının satın alma gücündeki düşüşü dengeleyemediğini  belirtti. İşverenlerin çalışanlarına yaptığı ödemeler üzerinden, çalışanların milli gelirden aldığı payınCoivd-19 pandemisi ile beraber 1 yılda %29.7’den %26.6’ya gerilediğini, buna karşın işverenlerin paylarının arttığına işaret eden Cesur, bütün bu durumların, toplumsal gelir adaleti açısından asgari ücretlerde ciddi bir artış yapılmasının gerekliliğini ortaya koyduğunu gösterdi.

 

ENFLASYON TEK BAŞINA DOĞRU BİR HESAPLAMA YÖNTEMİ DEĞİL

TÜİK tarafından açıklanan TÜFE, ÜFE ve enflasyon rakamlarının doğruluğu ile alakalı yıllardır şüpheler olduğuna vurgu yapan Cesur, yıllık asgari ücret artışlarının enflasyon oranının çok az üstünde gerçekleştiğini söyledi. Cesur, asgari ücretle geçinen ailelerin harcamaları arasında gıdanın ve diğer temel ihtiyaçların payının, diğer giderlere göre daha fazla olması nedeni ile enflasyon kalemlerine göre yapılan hesabın asgari ücret için iyi bir kriter olmadığını belirtti. Sadece enflasyona bakılarak yapılan hesabın, asgari ücretleri ülkenin ekonomik gerçeklerinden uzaklaştırdığını ve asgari ücretle geçinenlerin yoksulluğunun devam etmesine sebep olduğuna da dikkat çekti.

 

NET ASGARİ ÜCRET 3000 TL OLMALI, BÖYLELİKLE ESNAF DA EKONOMİ DE CANLANIR

Aylin Cesur, mevcut durumda bir asgari ücretli çalışanın istihdamı için iş verenin aylık 3.458 TL ödemesi gerektiğini, ancak hem işverenden hem de asgari ücretliden yapılan prim ve vergi kesintileri ile bu ücretin %33 değer kaybederek asgari ücretli çalışana 2.324 TL olarak ulaştığını belirterek aradaki büyük kayba dikkat çekti. İş verenin ödediği kesintiler sabit tutularak, yalnızca asgari ücretlilerden yapılan kesintilerin devlet tarafından üstlenilmesi durumunda, net asgari ücretin 3000 TL’ye çıkmasının mümkün olduğunu dile getiren Cesur, böyle bir artıştan işverenin etkilenmemesinin sağlanabileceğini belirtti.

 

Cesur, böyle bir uygulamanın bütçeye maliyetinin yaklaşık 71 milyar TL olduğunu ancak doğru bütçe yönetimiyle ve israf politikalarından kaçınarak böyle bir kaynağın kolaylıkla yaratılabileceğine işaret etti. Böyle bir ücret artışının tüketimi arttıracak olması ile ekonomin bütün sektörlerine, özellikle de en zor durumda olan esnafa ciddi katkıda bulunacağını belirten Cesur, artan tüketimle yeni istihdam alanlarının açılmasının da mümkün olduğunu ekledi. Prim kesintileri ile gerçek ücret arasındaki makasının kapanmasının, pek çok kayıt dışı çalışanın sosyal güvence ile kayıt içine geçişini de kolaylaştıracağını söyleyen Cesur, böyle bir artıştan asgari ücrete komşu ücretlerde çalışan vatandaşların maaşlarının da olumlu etkileneceğini vurguladı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.