“Gelin Yunus’la Tanış Olalım”

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 16.04.2021 - 10:54, Güncelleme: 16.04.2021 - 10:54
 

“Gelin Yunus’la Tanış Olalım”

Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü yıl dönümü dolayısıyla 2021 yılı “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” ilan edildi. Bu kapsamda her hafta farklı konuların ele alındığı “Akademik Köşe”de Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden olan Yunus Emre konuşuldu.
Radyo Programcısı Murat Kasap moderatörlüğünde Bilim TV’den canlı yayınlanan “Gelin Yunus’la Tanış Olalım” isimli söyleşiye, Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi(TÖMER) Müdürü aynı zamanda Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selami Turan konuk oldu. TÖMER’lerin önemli kuruluşlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turan, “Başka üniversiteyi kazanmış ama Türkçe öğrenmek isteyenler de gelip bizden Türkçe öğrenebilir. Öğrenci olmayanlar da katılabilir. Bizim şu anda 300 civarında öğrencimiz var bunların yüzde doksanı dışardan.” dedi. Tarihte yaşayan insanları üç kategoriye ayrılabileceğini ifade eden Prof. Dr. Turan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bunlardan birisi kendi döneminde yaşar, meşhurdur. Ama bir sonraki döneme gelince adı sanı bilinmez. Bazıları ne kendi döneminde ne de sonraki dönemde tanınır. Ama bazı insanlar hem kendi dönemlerinde hem de yüzyıllar sonrasında bile meşhurdur. Yunus Emre ve Mevlana’yı örnek verebiliriz. 13. Yüzyılda Selçukluların siyasi liderlik kurma mücadelesi var, Moğol baskıları var, hatta Kösedağ Savaşı ile Selçuklunun yenilgisi var. Bunlar ekonomik sorunları ve güven problemini beraberinde getiriyor. Tam bu dönemde insanın umutsuzluğa ve çaresizliğe kapıldığı bir dönemde insana ümit aşılayan kişilerin ortaya çıktığını görüyoruz. Kimler var mesela? Mevlana, Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli, İbn-i Arabi var… Aslında bu kargaşanın, bu yokluğun, bu zulmün geçici olduğunu ve bir gün geçeceğini, ona göre insanların ümitlerini kaybetmemesi gerektiğini vurgulamışlardır.” Yunus Emre’nin hayatı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Turan, “Kıtlık zamanı, o da bir çiftçi, buğday yok, ihtiyaç sahibi. Öğreniyor ki Hacı Bektaşi Veli'nin dergahında insanlara yardım ediliyor. Yunus da dağ armudu toplayarak buğday talep ediyor. Hacı Bektaşi de diyor ki "Nefes mi ister yoksa buğday mı?" Yunus da der ki “Ben nefesi napayım bana buğday gerek.” Sonra hata yaptığını anlayıp geri döner ve Hacı Bektaşi Veli “Senin nasibin artık buradan gitti. Senin nasibin Tapduk’ta” der. Tapduk Emre de “Çalış, kazan, nasibini al” cevabını verir. Menkıbelerden öğrendiğimiz üzere 40 yıl boyunca oraya odun taşıyor. Bir gün Rum erenlerinin toplandığı mecliste Yunus, şiir ve ilahi söylemeye başlıyor.” dedi.
Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü yıl dönümü dolayısıyla 2021 yılı “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” ilan edildi. Bu kapsamda her hafta farklı konuların ele alındığı “Akademik Köşe”de Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden olan Yunus Emre konuşuldu.

Radyo Programcısı Murat Kasap moderatörlüğünde Bilim TV’den canlı yayınlanan “Gelin Yunus’la Tanış Olalım” isimli söyleşiye, Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi(TÖMER) Müdürü aynı zamanda Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selami Turan konuk oldu.

TÖMER’lerin önemli kuruluşlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turan, “Başka üniversiteyi kazanmış ama Türkçe öğrenmek isteyenler de gelip bizden Türkçe öğrenebilir. Öğrenci olmayanlar da katılabilir. Bizim şu anda 300 civarında öğrencimiz var bunların yüzde doksanı dışardan.” dedi.

Tarihte yaşayan insanları üç kategoriye ayrılabileceğini ifade eden Prof. Dr. Turan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bunlardan birisi kendi döneminde yaşar, meşhurdur. Ama bir sonraki döneme gelince adı sanı bilinmez. Bazıları ne kendi döneminde ne de sonraki dönemde tanınır. Ama bazı insanlar hem kendi dönemlerinde hem de yüzyıllar sonrasında bile meşhurdur. Yunus Emre ve Mevlana’yı örnek verebiliriz. 13. Yüzyılda Selçukluların siyasi liderlik kurma mücadelesi var, Moğol baskıları var, hatta Kösedağ Savaşı ile Selçuklunun yenilgisi var. Bunlar ekonomik sorunları ve güven problemini beraberinde getiriyor. Tam bu dönemde insanın umutsuzluğa ve çaresizliğe kapıldığı bir dönemde insana ümit aşılayan kişilerin ortaya çıktığını görüyoruz. Kimler var mesela? Mevlana, Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli, İbn-i Arabi var… Aslında bu kargaşanın, bu yokluğun, bu zulmün geçici olduğunu ve bir gün geçeceğini, ona göre insanların ümitlerini kaybetmemesi gerektiğini vurgulamışlardır.”

Yunus Emre’nin hayatı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Turan, “Kıtlık zamanı, o da bir çiftçi, buğday yok, ihtiyaç sahibi. Öğreniyor ki Hacı Bektaşi Veli'nin dergahında insanlara yardım ediliyor. Yunus da dağ armudu toplayarak buğday talep ediyor. Hacı Bektaşi de diyor ki "Nefes mi ister yoksa buğday mı?" Yunus da der ki “Ben nefesi napayım bana buğday gerek.” Sonra hata yaptığını anlayıp geri döner ve Hacı Bektaşi Veli “Senin nasibin artık buradan gitti. Senin nasibin Tapduk’ta” der. Tapduk Emre de “Çalış, kazan, nasibini al” cevabını verir. Menkıbelerden öğrendiğimiz üzere 40 yıl boyunca oraya odun taşıyor. Bir gün Rum erenlerinin toplandığı mecliste Yunus, şiir ve ilahi söylemeye başlıyor.” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.